Eski İstanbul 1919 | ''Gecesi Sümbül Kokan Türkçesi Bülbül Kokan, İstanbul, İstanbul…'' 104 yıl öce 1919 yılında Fransız Kamareman tarafından üretilen film görüntüleri bir hayli iyiydi! Yapay zeka ile görüntüleri renklendirip, temizleyip, 1080 FHD, 60FPS yapınca sanırım iyi bir seyir zevki çıktı ortaya! İyi Seyirler. İnsanlar doğası gereği doğar, yaşar ve ölür. Bu süreç içerisinde her canlı gibi hayatta kalmaya çalışırken birtakım temel ihtiyaçlara gereksinim duyar. Bu gereksinimler haricinde, meydana gelen boş vakitleri değerlendirme eylemine ise eğlence denir. Bugün “piknik” denilen mesire zevki, Osmanlı toplumunda fevkalade gelişmiş vaziyetteydi. Zaman zaman bazı yerler moda olmuş, modası geçmiş, tekrar moda olmuştur. Kağıthane, modası geçmeyen nadir mesireliklerden birisi haline gelmiştir. Mesireler tatil günleri dolup taşmaktaydı. Küçüksu, Göksu, Kurbağalıdere ve Kuşdili, Kağıthane, Çubuklu, Beykoz, Yuşa Tepesi, Kavacık, Alemdağ gibi belirli yerlerde beyler ve hanımlar, ayrı ayrı kayıklar ya da arabalarla gezmeye çıkarlardı. Bu gezinti yerlerinin her birinin ayrı bir özelliği vardı. Kimisine suyu için, kimisinin yeri ve doğal güzelliği için gidilirdi. Boğaziçi de iki kıyısıyla muhteşem güzellikte bir mesirelik idi. Yalılar ve sahil saraylar tabiatın bir parçası haline bürünecek şekilde inşa edilmekteydi. Bu mesireler aynı zamanda o günün koşullarına göre bir “flört” imkanı sağlıyordu. El işaretleri ya da mendillerle yapılan çeşitli imalarla, “mesajlar” alınıp verilirdi. Kayıklarda çalgıcılar da bulunur, “meşk” edilirdi. Şıklığın her türlüsü en çok buralarda sergilenirdi. İç çekme “seviyorum”, dudak bükme “öpmek” anlamındadır. Zampara kibriti çakmasıyla “ateş bacayı sardı”, ardından mendil tutulup iç çekilir ve “seni kokluyorum” mesajı verilirdi. Görüntü Kaynağı: Fransız Film Arşivi Şiir: Necip Fazıl Kısakürek Yorum: Ata Taşpınar Görüntü Düzenleme, Renklendirme: AkifTanrıkulu
Hide player controls
Hide resume playing