BASKI YÖNETİMİNİN FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERİ VAR MI? Yusuf Reşit Beyazal No:17 4 Ocak 2024 Perşembe Rize 2024 © Abdülhamid’in hükümetinin olduğu dönemler. [1] Malumunuz Abdülhamid [2]kendisine bağlı bir ajanlık merkezi kurmuştu. Bu ajanlık merkezine hafiyelik denilmekteydi. Hafiyeler [3] o dönemdeki insanlara neler yapıyordu? Bakın size o dönemdeki gerçek yaşanmış bir olayı hatıra kitabından bizzat anlatalım. Kaynağımız bizi kimlere bırakıp gidiyorsun Türk kitabı. Genç Selahattin [4] idadi [5] mezunuydu. Selahattin daha gençliğinin baharındaydı. Bu olayı Selahattin kendi hatıratında anlatıyor. Bir gece dayım ve halazademle beraber Beyoğlu’na gezmeye gitmiştik. Devriyeler bizi çevirmek isteyince, yanımdakiler kaçtı, ben ne istiyorlar diye aldırış etmeyince yakalandım. Galata Sarayı’na götürüldüm. Kapının önündeki kanun zabitleri ve komiserler, Silahın varsa ver dediler. Benimde arka cebimde bir çakı vardı, onu vereyim, dedim. Elimi arkaya götürünce hepsi geri geri kaçmaya başladılar, Tabanca yok, gelin dedim. Bilmem utandılar mı? Meğer orada bir suçluyu bekliyorlarmış. Beni bir hücreye attılar. Hafiye devriydi, her biri birer ifade aldı, sonra Aziziye Karakolu’na sevk ederlerken devriyelere beş altın vererek kaçtım. Kaçmasam kim bilir ne eziyet çekecek, belki hiç yoktan denizin dibini boylayacaktım. [6] Bakın daha sonra Osmanlı’da askerlik görevini yapmış, birçok bölgede cihada katılmış birinden bahsediyoruz. Genç Selahattin’den bahsediyoruz. Bakın Abdülhamid’e bağlı ajanlar bunu tutukluyor, hafiyeler bunu tutukluyor, bir şekilde göz altına alınıyor, o anda para sevdalısı ajanlara Selahattin para vererek canını kurtarıyor. Canını kurtarmamış olsaydı ne olacağını kendisi söylüyor. Denizin dibini boylayacaktım. Demek ki o dönemde kendilerinden olmayan birçok insanı bir şekilde göz altına alıp tutuklayıp, ifadesini alır almaz ne oluyorsa faaili meçhullerle denizin dibine atıyorlardı. Acaba denizin dibine doğrudan mı atıyorlardı, ayaklarına zincir mi bağlıyorlardı, beton mu bağlıyorlardı, demir mi bağlıyorlardı hiçbir şey bu kitapta geçmiyor. Bir sonraki araştırmamızda bu konu ile ilgili sizlere detaylı geniş bilgiler sunacağız. Allah (cc) bu milleti her türlü kötülükten korusun. Allah (cc) bu milleti her türlü istibdattan [7] korusun. Her araştırmamızda olduğu gibi bu toprakların hak dostlarından beyitlerle tamamlayacağız. Mevlana Celaleddini Rumi Hazretleri der ki: Allah başka bir ömür verecek, bittiyse ömür Geçici ömür kalmadıysa, işte şuracıkta sonsuz ömür Aşk, abı hayattır, durma dal bu suya Bu denizin her damlasında başka bir hayat var Bir sonraki araştırmada buluşmak dileğiyle hepinizi Yüce Mevla (cc)’ya emanet ediyorum. [1] Olay Rumi takvime göre 1323 yılında yaşandı [2] 2. Abdülhamid Han, Osmanlı Sultanı Abdülmecid Efendinin oğludur. [3] Hafiye / خفيه : Doğrudan Osmanlı Sultanına bağlı ajanlık örgütü [4] 1890 doğumlu Selahattin Günay Hafız Halil Efendinin oğludur. Aynı zamanda Osmanlı Subayıdır. [5] İdadi / اعدادي : Osmanlı’da lise dengi okul [6] Selahattin Günay, Bizi kimlere bırakıp gidiyorsun Türk Suriye ve Filistin Anıları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Baskı Ağustos 2020 İstanbul S.4 [7] İstibdat / استبداد : Baskıcı yönetim, kanunu kullanıp kanunsuzluk yapmak
Hide player controls
Hide resume playing